Dövme Tarihçesi

Ana Sayfa Dövme Tarihçesi

Dövme Tarihçesi

İşaret, harften daha eskidir. 

Dövmenin tarihi insanların etrafa kendilerinden bir işaret bırakmak istemesi kadar eskidir. Dövmenin daha çok kültür ve inanç ağırlıklı bir ifade sanatı olduğu dövmenin farklı kültürlerde farklı yapılma nedenleri olmasıyla karşımıza çıkıyor. M.Ö 2000 lerden kalma bir mumyanın bedeninde dövmeye rastlanıyor. Bu dövmelerin, kişilerin toplumsal statüsünün damgası olarak kullanıldığı bilinmekte. Ama dövme eskiçağ uygarlıkların hepsinde kendine başka başka anlamlarla yer edinmeyi başarmıştır. Eski Türklerde gördüğümüz işaretlerin doğada bulunan mücadeleyi ve hayvanları temsil ettiği , Altay'larda Hun kültürüne ait mumyalanmış cesetlerde ise düşsel yaratıklar ve koç figürlerinin vücutları süslediği görülmüştür. Kökenleri Polinezya'ya dayanan Yeni Zelendalılar ise yüzlerine uyguladıkları dövmelere 'Moko' ismini vermişler. Kadınlar için güzelliğin erkekler içinse savaşın simgesi olan bu işaretler geleneksel Maori tarzında doğadan ilham alınan formlarla oluşmuşlar. 1700'lü yılların sonlarında İngilizler'in güney pafisik kıyılarına gelmesiyle batı dünyası ilk kez dövmelerle karşılaşmış ve günümüzde uygulanan vücut dövmeleri sonraları bu moko denen yüz dövmelerinden evrimleşmiş. Bazı toplumlar dövmeyi bir asalet nişanesi gibi algılamakta olsalar da Antik Yunan'da ve Roma'da dövme suçluları, köleleri ve dışlanmışları tanımaya yarardı . Avusturya-İtalya sınırında bulunan, yaklaşık olarak Cilalı Taş döneminde yaşadığı tahmin edilen Buz Adam Ötzi'nin dövmeli olduğu Ekim 1991’de Prof. Dr. Kindler Spindler tarafından bilim dünyasına açıklanmıştır. Bu arkaik çağ dövmelerinin balçık, kamış ve yaprak boyalarıyla yapıldığı biliniyor.  Japonya’daki balçıktan dövmeler M.Ö. 5000’li yıllara kadar dayanıyor, fakat Japon kültüründe dövme yasaklı bir unsur haline gelmiştir. Nedeni ise dövmenin Japon mayfası olarak ün yapmış Yakuzalar tarafından uygulanması. Kendilerini bir tür şövalye olarak tanımlayan Yakuzalar vücutlarını tıpkı bir kıyafet gibi saran dövmelere sahiplerdir. Eski Anadolu kültüründe de yaşlılar arasında bir çok şekil ve işaretin bedenlerde gezdiğini söyleyebiliriz.

Kısacası aradığımız her kültürün ucu bir şekilde dövmeye dokunuyor. Günümüzde ise daha çok vücüdun boş bir tuval olarak görülmesi ve dövmenin bunun üzerine güzelleştirme çalışması olarak yapılması söz konusudur.